7 Ekim 2014 Salı

Yanmak,Yakmak...

Aşk var ya bu namussuz aşk!
Gülün dikeni var diye üzülmekten ziyade bir diken çiçek açmış diye sevinmeye benzer.
Sana bütün kötülüklerin içinde,bir tane iyiliği dünyan yapar.O dünyanın içinde yok olur gidersin.Gözünü kör,kalbini kor yapar.Yanarsın.Öyle herkes yanamaz ama.Çıra gibi olacaksın arkadaş!Sen çıra olacaksın ki aşk da ateş olsun,tutuşsun.Aşk insana ilk önce körken yürümeyi öğretir.Sonra 'kor'ken de sönmeyi!Herkesin yanlış bildiği bir şey vardır bu hayatta ama hepimizin yanlış bildiği bir şey de var.
İlk bakışta değil son bakıştadır aşk,yani ayrılırken sana nasıl bakıyorsa o kadar sevmiştir seni.Bütün yaşanmışlıklar son ayak seslerinde anlara telaffuz etmiştir.Son nefesler,son kalp ritimleri,bütün vefa,saygınlık,sevgililik,sevmelik o son anda belli olur.İşte bu kadar bilmem anlatabildim mi ?
''Seni seviyorum'' aşk bu değil mi?
Yanmak,yakmak.

5 Ekim 2014 Pazar

Düşlerimin Soluk Rengi!

Bazen kazanmak için,kaybetmek gerekir derler.Doğru galiba.
''Kaybederek kazanılan zafer gördün mü hiç abi?derseniz.Gördüm ''HAYAT.''
Ölmek üzere dünyaya geliyorsun,kazandığın canı kaybedeceğini bile bile.Ölümün olduğu yerde matematik başlar.Limit sıfıra gider insan ölüme.'O' an öldü.Bütün 'O' anlar gibi.Daha önce kaybetmiş olanlar şeref-i masumiyetlerini kutlarlar çoğu zaman.İki yalnız aynı yalnızlıkta buluşur.Kaybetmek en çok sevdalıya yakışır.Çünkü;sadece sahip olanlar kaybedebilir.Kaybetsen bile bir sevdaya sahip olmak kazanmaktır aslında.Umudu kaybetmek gözdeki ışıktan başlar.Bazı renkleri bir daha asla göremezsin.Kendini kaybettiğinde yaşar gibi yapmaktan,özlemez gibi yapmaktan,iyiymiş gibi yapmaktan,nefes alıp onu içinde tutmaktan boğulursun.Yüreğim!Hepsi senin yüzünden.Ulan yüreğim!Yine bütün kabahati sana yıktık ama n'apalım.Senden başka hiç bir şeyde kaybetmenin bahanesi yok.Hep denedik,hep yenildik.Olsun be yine deneyeceğiz,daha iyi yenileceğiz.Vazgeçmek yok.Çünkü;dilin dökemediğini 'GÖZ' akıtır.   

22 Ağustos 2014 Cuma

Susmak,Aşka Susamak

Bazen bilerek susmak istersin. Dilin düğümlensin istersin. Ama durduramazsın sen bilmeden çıkar bazen. Susmak kurtarır mı sizce herseyi? Yoksa kangren yapip kopartırmı insanları birbirlerinden. Bazen istersin ki şöyle sessizce tek başına kimseyi üzmeden incitmeden belli bir vakit aralığı geçirebilelim. Olmuyor işte bu dünya da. Biz kırarız da incitiriz de. Yaşamamızı geçirir gideriz. Önemli olan nedir biliyor musunuz? Kırdıklarınızla incittiklerinizle bıkmadan usanmadan tekrar güzel bir hayata devam edebilmek. Özellikle de sevdiklerimize seni seviyorum diyebilmemiz gerekiyor. Peygamberimiz de bunu beyan etmişti. Seven sevdiğine sevdigini söylesin.demişti. Başka biri de sevdiğini söylememek başkalarina şans vermektir demiş. Bunlar boşa söylememis. Seviyorum diye haykırmalıyız dünya bize sus dedikçe. Avazımız çıktığı kadar seslenmeliyiz. Sıkı sıkı tutucaksin elinden sevdiğinin bağıracaksın seviyorum ulan seviyorum.diyeceksin. Kelepçeleyeceksin onu kendine gitmek istese bile tutacaksın saçlarından çekiçeksin kendine rüzgarla savrulan buğday tanesi saçlarının kokusunu çekeceksin içine. Akciğerinin yanindaki varya kalp. Bayram edecek o. Diplerine kadar nefessiz kalana kadar,kokusu kanına karışıncaya kadar. İmkansızı seveceksin arkadaş! Kolay aşktan hayır gelmez. Zor seviceksin ki tadacaksın buram buram aşkı zorluklara beraber göğüs gereceksin ki beraber güçleneceksin. Gözleri var arkadaş! Her zerresini ezberlemen gerekir. Hiç bir sevdiğinin kirpik sayısını biliyor musun arkadaş! Ezberleyeceksin. Boşa bakmayacaksın onun gözlerine. Seninle olduğundan beri kaç tel saçı beyazladı hiç saydın mı arkadaş! Sayacaksın hepsinin tek tek neden beyazladığını soracaksın. Her gün ne kadar cok sevdiğini anlatacaksın sıkılmadan. Konuşcak konunuz yok mu söyleyeceksin arkadaş! Yine söyliyeceksin seviyorum diyeceksin. Onun aşkıyla meşk edeceksin uzakta bile. Seveceksin tek tek her zerresini. Tam içini seveceksin. Dokunduğun yer senin olacak. Sen olacaksın her zerresinde sen. Bak arkadaş benden bir tavsiye sana. Herkesleşmeyeceksin. Saçlarını seveceksin yanağını öpmeyeceksin mesela alnından öpüceksin her buluşmanızda. Parfümünü koklamayacaksin mesela ipek gibi kokan saçlarını koklayacksın. Elin tutacaksan herkes gibi tutmayacaksın,sımsıkı tutacaksin ki elleriniz terleyecek. Arkadaş unutma.!
Sevdiğine sevgini parmak uçlarında ve hayatının en güzel yerinde yaşatmaya mecbursun.

17 Haziran 2014 Salı

Ölümün Gürültüsü

Ne kadar zordur bir ölümü karşılamak.Ölüm öyle bir gelir ki ansızın ve bir misafir çoçuğu kadarda haylazdır ama asla sevimli değildir.Ölümün kimi alacağı bilinmez.Giden kişi de zaten bilinmeze doğru amansız ve uçsuz bucaksız bir yolcluğa çıkar.İlk yolculuğu 4 kollu bir tahtadır.Maddi dünyadan bununla uğurlanır sevdiklerimiz ya da sevemediklerimiz.Manevi dünya ise büyük bir sırdır.Kimse bilmez.Sadece rivayetler vardır orayla ilgili.Herkes o rivayetlerden hoşuna gideni alır beğenir ve kendisine uyarlar.Ateş düştüğü yeri yakar derler.Doğru bir sözdür.Ölümün gündüzü ve gecesi vardır.Gündüzü gecesine kıyasla daha kolaydır.Omzuna dayanabileceğin arkadaşların eşin dostun.Onlarla ölümün gündüzünü yaşamak kolaydır.Bir de gecesi  vardır.Gündüz ölüp giden,gece tekrar dirilir.Anılarıyla kokusuyla.Yastıkda bıraktığı koku sevdiği kişi için bir yaşama belirtisidir.Giydiği kıyafetlerde kalan ter kokusu.Varım ben burdayım demektir.Evin ona ait köşesi.Bak hala yaşıyorrum demektir.Sonra gece gidenlerle konuşmaya başlar insan.Çünkü o kişi sevdikleri için gitmemiştir ki.Gündüz gitmişti evet!Ama gece oldu döndü yine evine o!Her anı,her nefesi,her sesi hala sevdiklerinin kulağında çınlar.Ama sadece geceleri.O hayatın zorluklarından sıkıntılarından dolan kafalar yumuşacık yastıklarına düştüğü zaman akıllara düşer gidenler.

Hiç kimsenin değeri hayyattayken anlaşılmaz.Atalarımız boşuna dememişler'' kel ölür sırma saçlı olur,kör ölür badem gözlü olur'' gerçekten de böyledir bu hayatta.Oflayıp pufladıklarımız her sözüne karşı çıktığımız sevdiklerimiz bir gün gittiklerinde sadece geceleri görebileceğimizi unutmamalıyız.Her ne kadar üzsekte birbirimizi,kırsakta,düşman bile olsak asla ama asla unutmamalıyız.Değerinin bilinmesi gereken insanların da çok vakit geçmeden değerlerini bilmeliyiz.Hiç bir şey için geç değildir.


9 Haziran 2014 Pazartesi

Kalanlar klübü

Öyle bir çaresizim ki sudan çıkmış balık gibiyim.Nereye gideceğimi,ne yapacağımı bilemez olmuşum.öyle bir noktada kaldım ki bir adım atsam denizdeyim bir adım atsam ölümdeyim. Şimdi ne yapmam gerekiyor peki benim.Denize dönsem;deniz pis,çöp dolu ve rahatsızım orada ama bir yandan da yaşama alanım benim orası.Ölüme gitsem;ölüm soğuk,temiz,herkes sessiz,kendim içinim. Orada bedenim veya somut varlıklarım için değil ruhum ve soyut var varlıklarım için yargılanacağım.Ama ya sevdiklerim?Terk edemem ben,beni sevenleri.Ben hiç kimseyi yüz üstü bırakmadım,bırakmayacığımda. Çünkü ben buyum.Ölüm kolay olanı,ben ise hep zor olanı seçtim.Eğer ben ölümü seçersem bu benim değil rahatlığımın keyfimin seçimi olacak.Biz zaten bir şeyleri başarmak için çabalamıyor muyuz bu hayatta? Yaşama sebebimiz değil mi çabalarımız? Çabalarımız tükendiği zaman Rabb'imiz ölüme yaklaştırır zaten bizi.Şuanda benim olduğum durumdaki vazgeçmek isteyebilirsiniz her şeyden bütün dünyaya arkanızı dönüp gitmek istersiniz belki de.Ama düşünmeyin,düşünmeyelim.Ya bizi sevenler ne yapacak biz gittiğimizde?Hep bir eli omzumuzda olan babamız?Her an dualarıyla yanımızda olan annelerimiz?Gitmek basit insanların işidir.herkes gider ama herkes herşeye göğüs geripte kalamaz.Biz farklı olmalıyız kalanlar olarak. Rahatlatmayacağız ki gittiğimizde.Biz kalanlar seven insanlarız olurda bir gün gitmeye kalkarsak eğer uzun sürmez kalktığımız yere tekrar otururuz.Çünkü biz seven insanlarız biz kendimizden çok başkalarını severiz kendimizden çok başkalarına güveniriz belkide bizim kaybetmemizin sebebi budur.Değer verdiklerimiz hep gittiler,gitmediyselerde merak etmeyin gitmek üzeredirler.Giden dur denmez aslında ama biz!Biz gidenin ayaklarına kapanırız 'gitme!' diye.Oysaki gitme dediğimiz düşünmez bu adam neden 'gitme'diyor bana.Ne yaptım ki ben ona gitmemi istemiyor?Nasıl hakkettim ben bu adamı ? Diye düşünmezler düşünmelerini de beklemeyin sakın.Bir o yüzden hayal kırıklığına uğramayın.Onlar gidenler klubüdür biz ise kalanlar klubüyüz.Biz hep yenilmişizdir onlara.Bütün kupalar onlardadır ve bizim yaptığımız her hareket faul dür hep kart gören bizizdir.Bu hayat denilen hakem onları tutar hep.Giden kazanır her zaman kalan ise kalbinin içindeki zindanda kendini mahvetmeye mahkumdur.Hayat onu müebbet kedere mahkum etmiştir artık.Kim ne derse desin kim gelirse gelsin sadece o adamın ziyaretçisi olur.Adam o müebbet kederinden asla kurtulamaz.Sadece gelen misafirlerine iyiyim ben ordakilere selam söyle der tıpkı filmlerdeki mapushane sahneleri gibi.Bizim için ordakiler ve burdakiler vardır.Ordakiler için ise sadece gitmeyenler tarafı vardır.Onlar gitmeyenleri tercih ederler.Bilirler ya gitmeyeceklerini mutludurlar.Ama bilmezlerki bizi.Biz bir volkan kadar doluyuzdur aslında.Ufacık bir gürültü yaptığımızda ise biz suçluyuzdur onların asla suçları yokturlar.Volkanız ya gürledik mi bilirler kıyametin kopacağını.Belkide korkudandır bu tavırları.Ama onların istedikleri ise bizden aşk'tır.Ama kara aşk.Onlar bizden kara aşkı alıp aklarlar paklarlar temizlerler.Sonrada bize geri verirler.Biz de o aşkı tıpki bir demirci ustası gibi döve döve şekilden şekile sokarız.Ama kalbimiz öyle ateşler içerisinde o hale gelir ki.Yıpranır sertleşir tıpki taş gibi oluruz.Pamuk gibi olan kalp taş gibi olmuştur.Ve çok geçtir artık o kalp hayatın demirci ustasının elinden geçtimi padişah da gelse o kalp dövülüp işlenmiştir.Ama bazen öyle bir usta gelirki karşımıza demirci ustası değil nakış ustasıdır o gelen öyle bir işler ki ilmek ilmek.Çabalayarak hükmederek.Severek.Kimse farkında değildir ama kalbin öyle bir güzelleşirki gül bahçelerinde geziyormuş gibisindir. ''Allah hepimize demirci ustasını değilde nakış ustasını karşımıza çıkarmayı nasip eder''
Ama unutulmamalıdır ki her kalp başka bir kalp için atar.

7 Haziran 2014 Cumartesi

Yaralı Kuş

Mecnun'un sevdası: Yaralı Kuş:'Yaralı Kuş' dedim bu yazıma.Her insanın çektiği bir acıyı ele almak istiyorum.Yaralı Kuş kelimesiyle mübağla yapıyorum aslında hiç bir kuş yaralı kalmaz bu hayatta yaralı kalan tek şey insan yüreğidir.Öyle bir yaralanırki insan yüreği.Anlamsızca birden bire yaralanır tıpki bir deprem gibidir aslında yüreğin yaralanması. eğer yüreğinde hissettiğin üzüntüyü 9.5 şiddetiyle geçirirsen yüreğin incinir ve kırılır daha az bir şiddetle geçirirsen yaralanır ama ölmez hala vardır bir umut o yürekte fakat daha az bir üzüntü yaşarsan yüreğin burkulur ağlamaklı olursun en şiddetsiz üzüntü budur ama şiddetinin aksine en çok yer eden bu acıdır bu kederdir.Çünkü;burkulan yerin sızısı çok uzun sürer ve burkulan yerdeki şişlik de öyle çabuk hızlı bir şekilde geçmez.Bunu geçirecek tek bir ilaç vardır. Sevdalığının aşk kokan merhamet kokan elleridir.Bir tuttunmu o ellerden hiç bir şey imkansız gelmez sana. Hele bir de sıkı sıkıya tuttuysa eğer Dünya'yı bile fethedebilirsin. Ama aşkın kullanım klavuzunda yazılmayan inc bir ayrıntı vardır. Sevdiğinin elini bir kere tuttuğunda ne kadar kuvvetlendiysen eğer o elini bıraktığında da okadar acizleşeceksin.O elini tuttuğunda bütün cihana harp çıkarabilecek adam , o eli tutamadığında da vur ensesine al ekmeğini deyimini kullandığımız silik ve yok olan bir adama dönecektir. Hiç vakit almaz bu olay.Saniyeler içerisinde gerçekleşir.Sanmayın bu hayatta erkeklerin çok güçlü olduğunu en güçsüz bence erkeklerdir.Erkeklerin yanında bir sevdiği olmadığında hayata tutunamazlar aynı şekilde de en çok erkekler sever. Sevdiğinin her şeyine boyun eğer ne kadar diklenirse diklensin.''Siz hiç şarapçı kadın gördünüz mü yolun kenarında ?''göremezsiniz çünkü erkekler güçsüzdür erkekler şaraba sığınır ondan destek bekler çünkü terkedilen hep erkektir.Aslında şarap kadının temsilidir.Kadında şarapta olduğu gibi yaşlandıkça güzelleşir yaşlandıkça daha çok sever insanları.Diğer bir yönden ise şarapta parayı sever sen şaraba para verirsin o başını döndürür.Bir kadına para vermezsen başını döndüremez giyinecek kuşanacak senin başını döndürecek.İnsan çelişkide kalıyor aslında.Şarap mı kadın mı diye bir kez düşünmüyor değil :) Ama Allah'a şükür ben düşünmüyorum benim kadınım cennet kokar.Ben sevdiysem vardır bir bildiğim.O benim gülüm ama her gülün dikeni olduğu gibi onunda dikenleri vardır.Ama ben gülün dikeni var diye bu zamana kadar gülü koklamaktan vazgeçmedim.Onun da dikeni var diye koklamayacağımı düşünmüyorum.Hatta o kadar netki bende ''İMKANSIZ'' diyebiliyorum.

Zor zanaat arkadaş sevmek.Bileğiyle yüreği kuvvetli olmayan sevemez kimseyi.Bir sevdalığın elini taşımak büyük güç ister.Bir sevda için de kocaman bir yürek ister mangal gibisinden olucak ama.Vazgeçmek kelimesi lugatında bulunmayanları sevmek gerek bu hayatta. Vazgeçmek kelimesini ağzına yakıştıramayan bir insan bulacaksın.Şimdi ben size bu cümlelerimde insan yerine adam kelimesini kullansaydım neden hep erkeklere yazıyorsunuz diye sorabilirdiniz.ADAM kelimesi sadece cinsiyeti erkek olanlar için söylenmez ben nice adamlar tanıdım ayağının altından cennet geçen yüzünde nur ellerinde gül kokusu olan.Ama nice erkekler tanıdım bu hayatta şerefsizliğin patronu namussuzluğun en büyük temsilcisi benim içimden gelmiyor bunlara adam demek.


En önemliside şudur gözlerinize ağlamayı öğretin ki o yaşlar utangaç boyunlarınızın kolyesi olsun.Ama bir kadının gözünden akan her damla zümrüt bile olsa bir damla ağlatmayın haramdır.Onları gönüllerinizin en sıkıntısız en havadar yerinde en baş köşeye koyun.Her dert ve sıkıntınızda yere tam düşerken kolunuzun altın girerek sizi sırtlayacak tek varlıktır kadınlar.

Sevgini sadece sen bilmeyeceksin duymayan kalmıyacak dürüstü gerçek bir aşk için çıkacaksın yaşadığın şehrin en güzel yerine ilk önce onu sana verene dua edeceksin diceksin ki 'ay doğmadan düşmesin gözüme yaş'diceksin.Sonra haykıracaksın sevdanın büyüklüğünü ses tonuna yansıtarak 'seviyorum ulan diceksin,vazgeçmeden sonunu düşünmeden sadece seviyorum'diyeceksin.Ama bu cümleler senin yüreğinin o gelmeden önceki zifiri karanlık en derin yerinden yükselterek söyliyeceksinki şehrin gürültüsü sussun dönsün sana bi baksın desin ki;'vay be ADAM harbiden seviyormuş be' diyecek şehrin her karışı her zerresi ona aşık olduğunu bilecek.

Dediğim gibi arkadaş zor zanaattır aşk.Sevmesini bilene ustalıkla işlenen bir ahşap.Sevmesini bilmeyene ustalıkla yapılmış bir süngüdür aşk.
Kadınsız bir gün düşünsenize...

Havanın Sıkıntsı

Hava öyle bir sıkıntılı ki bugün içimden yazmak geldi.İçimdeki kelimeler ne mesajlara sığar ne de bloglara(!)
Havanın sıkıntısı insanları da etkiliyor öğrendiğim ve yaşadığım tecrübeler kadarıyla.Sıkıntı doluyum şu aralar biraz da keder ...
Hani aynı üstadın da dediği gibi ;



Masanın üzerinde duruyor keder
Duvardaki resimde
Gözlerimin içinde oturuyor da
Bu yüzden kendime bakmıyorum

Kimsesiz bir şehir öbeği oldum
Adınla başlıyor bütün sohbetler
Heder oluyor verilen sözler
Ve ellerimi Anadolu yakasına uzatıyorum da
Üçüncü köprü diyorlar aşkımıza
Suç oluyor seviler…

Şiir oluyor bakışların
İmgesel izdüşümleri takipte
Masanın üstünde duruyor anılardan bir bukle
Keder oluyor duvarlar sırıtıyor nankörce

Sus birazdan kıvranacak imgeler
Kainat bizden bahsedecek
Keder bile kederinden içecek bu akşam
Sus hele işte geldi beklenen an

Yazdığım en güzel şiir olacaksın

Keder intihar edecek kederinden…
Osman Coşkun

Ne de güzel demiş değilmi şair;kainat bizden bahsedecek keder bile kederinden içecek bu akşam.Aynen öyle.Öyle bir istikrarla başladım ki yazmaya kederimi,derdimi,sıkıntımı keder bile kederliğinden utanacak bu gün.Ben utanıyorum mesela ara sıra.Sığmıyor gökyüzü kadar olan sevdam kuş kadar yüreğime.Yetiremiyorum belki de sevdamı yüreğime.Elimden geldiği budur belkide şu tanım cümlesi olmayan hayatta.Bazı insanlar vardır hayata anlam katmaya çalışan ama yanlış yaptıklarının farkında değildirler çünkü;sen anlam veremezsin hayata.Hayat pişirir insanları olgunlaştırır,sen farkında değilsindir aslın ustalık belgesini aldığında bu hayattan sen çoktan ruhunu Mevlaya,vücudunu ebediyete göndermişlerdir.Ağlamak boştur ölüme biten bir sevdaya ağlamak kadar boştur.İğrençtir aslında ağlamak biten ve giden bir şey için aslında insan bilir gidenin ve bitenin bir daha asla geri gelmeyeceğini imkansızdır o iş.Giden döndüyse yolunda biten yarım kalıp tekrar başladıysa eğer vardır bir eksiklik yaşayıp göreceksin hayatta bunu.Tecrübe edineceksin.Yanlış yapmadan büyüyemezsin bu hayatta.Önemli olan bedenen büyümek değil önemli olan ruhen büyümektir.Ruhen büyümeyen şahsın bedenen büyümesinin ne önemi vardır ki.İmkansızı sever insanlar.Bu insanın doğasında vardır.bu imkansızlık olayı milattan önceye bile dayanır insanlar ölümsüzlüğü bulmak için kaç can feda etmiş kaç cana kıymıştır.Ölümsüzlük için öldürmek.Ne kadar da saçma değil mi?
Tıpkı daha çok sevmek için daha çok susmak gibi.Susan insan soğur anlamsızlaşır herkesleşir. Oysa.Oysa ki herkes bilmez sevdanın ağırlığını,hamallıktır aşk. Nerede ki o yükün bi ucundan tutan bulursan oturt onu masaya evlen.Evet bu kadar açık konuşuyorum daha doğrusu yazıyorum.Bir kere de yükünün ucundan tuttu diyede hemen oturtmayacaksın masana testlerden geçireceksin insanları.Güvensiz bir ilişki zincirsiz bir köpeğe benzer.Kendi kafasına kendi zevklerine doğru gider.Ne kadar da yazsam bitmez bu yazı uzayıp gider son paragrafımı da anlamlı bir şiirle sonlandırmak istiyorum.
İyi akşamlar...

toprak kokan, yağmur sonrası akşamlardı
yüreğime ağırından bir sevda binmişti.
dört tarafım kilitli kapı
bir gökyüzü, bir sen kalmıştın aydınlık.
hayatın gerisi endişe, tasa ve karanlık.

ağaçlardan sular damlardı yüzüme
o an bulutların adını andığı andı
sokaklar sensiz ve çamur
çocukluğumun yüzüme vurduğu zamandı

kendime ihanetlerimi yaşıyordum sensiz
gözlerim umarsız, yüreğimde bulantı
yağmur seni getiren heyecandı

uzaklığını yaşamaktı beni ıslatan
şimşeklerde, yüzünü aydınlatırdı ufuklar
gizem dolu kutsal bir zamandı
bütün dualarımın yönü sanaydı
karanlıklar seni fısıldıyordu ıslaklıklarda
mahzun yüzün, suların kederli sesi ve gökyüzü
...senden bana kalandı

bir sabah güneş doğdu, gerçekler uyandı
ve her şey bir kağıt gibi sessizce yandı
Şemsettin Kaya